top of page
Yazarın fotoğrafıEcz. Edanur KÖMÜRGÖZ

ERKEKLERDE MEME KANSERİ


Meme kanseri, dünyada ve Türkiye’de kadınlarda en sık görülen ve en sık ölüm nedeni olan kanserdir. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) bağlı IARC’in (The International Agency for Research on Cancer) 2018 yılı verilerine göre tüm dünyada yeni tanı konulan meme kanserli hasta sayısı 2.000.088 olup, en sık görülen kanser olan akciğer kanseri ile arasındaki fark sadece 5.000 kadardır. Bu kadar yayılmış olan bu hastalığın muzdariplerinin sadece kadınlardan oluştuğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz çünkü bu illet nadir de olsa erkeklerde de görülür.

Tüm meme kanserlerinin yaklaşık %1’ini erkek meme kanseri oluşturmaktadır. Erkek meme kanserlerinin, kadın meme kanserleri ile benzer yönlerinin yanı sıra birbirinden ayrışan yönleri de vardır. Ortalama tanı yaşı, kadınlardan 5-10 yıl daha ileri olup, altmışlı yaşların üzerindedir. Görülme sıklığı yıllar içerisinde artmakta olup, son 25 yılda %26 oranında artış saptanmıştır. Çok belirli bir risk faktörü olmamakla birlikte, birinci derece akrabada meme kanseri öyküsü olması risk faktörü olarak kabul edilmektedir.

Otozomal dominant olarak geçen BRCA1/2 genleri herediter meme kanserlerinin önemli bir bölümünden sorumludur. BRCA2 gen mutasyonu, BRCA1 mutasyonuna göre daha yüksek erkek meme kanseri riski taşır. BRCA2 gen mutasyon olasılığı %14 civarında olup, tüm meme kanserli erkeklere genetik danışmanlık verilmelidir. Bir tümör supresör gen olan PTEN geninin mutasyonu ile karakterize Cowden sendromu, p53 gen mutasyonu ile karakterize Li-Fraumeni sendromu, mismatch tamir genlerinin mutasyonu ile karakterize Lynch sendromu, androjen reseptör gen mutasyonu, CVP17 polimorfizmi, erkek meme kanseri riskinin artış gösterdiği diğer genetik bozukluklardır.

Artmış östrojen seviyelerine neden olan bazı hastalıklar (karaciğer yetmezliği, obezite, tiroid hastalıkları, Klinefelter sendromu) ve östrojen içeren ilaç kullanımı da erkek meme kanseri ile ilişkilendirilmiştir. Yine androjen eksikliğine neden olan ve androjen-östrojen dengesini bozan orşit, kriptoorşidi ve testis travması gibi durumlar nadir de olsa erkek meme kanseri riskini arttıran faktörler olarak ortaya atılmıştır. Göğüs duvarına radyoterapi öyküsü, alkol ve sigara kullanımı da suçlanan diğer risk faktörleri arasındadır.

Memede kitle saptanan bir erkek hastaya yaklaşım ve uygulanacak olan tanı yöntemleri kadın hastalardakine benzer. Mamografinin erkeklerde meme kanseri için duyarlılığı ve özgüllüğü oldukça yüksektir. Spiküler konturlu kitle, mikrokalsifikasyonlar ve meme başı çekintileri en tipik mamografi bulgularıdır. Ultrasonografi (US) malign ve benign lezyon ayrımında ve nodal tutulumu belirlemede etkin olup, görüntüleme eşliğinde biyopsi için de kullanılır.



Erkeklerde meme kanseri tanısı konulduktan sonra evreleme yine TNM sistemine göre yapılır. Evre, tümör boyutu ve aksiller lenf nodlarının durumu prognozu belirleyen en önemli parametrelerdir. Tarama programlarının uygulanmaması ve farkındalığın kısıtlı olması nedeni ile ileri evrelerde tanı alırlar. Bu durumun nedenlerinden biri toplumda meme kanserinin sadece kadınlarda görülen bir hastalıkmış gibi algılanmasının sonucu olarak hastaların geç başvurmasıdır. Hastalar sıklıkla ağrısız bir kitle ile müracaat ederler. Meme başı ve meme cildinde çekinti ve ülserasyon diğer belirtiler olabilir ve %85’i klinik muayene ile saptanabilir. Histolojik tipler kadınlardakine benzer, ancak invaziv duktal kanserler %95’den fazlasını oluşturur. Östrojen uyarımı ile invaziv lobüler kanser gelişebilir. Hastaların %7-10’unda DKİS’e rastlanır ve daha ileri yaşlarda ortaya çıkar.


Erkek meme kanserlerinin %2’si bilateral olarak karşımıza çıkar. ÖR pozitiflik oranı %90, PR pozitifliği %80, androjen reseptörü (AR) pozitifliği %90’nın üzerinde olup, bu değerler yaştan bağımsızdır. HER-2 pozitiflik oranı %15, üçlü negatif moleküler alt tip oranı %0.3 kadardır.


Peki tedavisi nedir, ne yapmak gerekir?

Yeteri kadar meme dokusu mevcut olmadığından meme koruyucu cerrahi (MKC) yapmak çoğu zaman mümkün değildir. Simple mastektomi ile birlikte sentinel lenf nodu biyopsisi (SLNB) ya da aksilla pozitif ise modifiye radikal mastektomi (MRM) en sık kullanılan tekniktir. SLNB’nin erkeklerde de tıpkı kadınlardaki gibi güvenle ve yüksek saptama ve doğruluk oranları ile kullanılabileceği kabul edilmektedir. SLNB’de metastaz saptanır ise aksiller diseksiyon yapılmalıdır.

Lokal ileri evre hastalıkta tedaviye neoadjuvan sistemik tedavi ile başlanması tercih edilir. Neoadjuvan tedavi prensipleri, kadın meme kanserlerinin tedavi prensipleri ile aynıdır. Radyoterapi (RT), endokrin tedavi, kemoterapi ve anti-HER-2 tedavi adjuvan tedavi rejimlerini oluşturur. Genel anlamda daha ileri evrede tanı konulduğu için erkek meme kanserlerinin daha kötü prognoza sahip olduğu düşünülmüştür. Modern lokal ve sistemik tedavilerle başarı şansı oldukça artmıştır. Erkek meme kanserindeki ilerlemelerin büyük kısmı kadınlarda elde edilen verilere dayanmaktadır. İnsidansı artış göstermeye devam etse de hala nadir görülen bu hastalık için prognozun ve ideal tedavinin belirlenmesinde daha geniş klinik çalışmalara ihtiyaç olduğu söylenebilir.


Kaynak:

T.C. Sağlık Bakanlığı Meme Kanseri Korunma, Tarama, Tanı, Tedavi ve İzlem Klinik Rehberi (Versiyon 1.0) Yayın Numarası: 1170

ORUÇ, Z., EBİNÇ, S., YERLİKAYA, H., KAPLAN, M. A., URAKÇI, Z., KÜÇÜKÖNER, M., … IŞIKDOĞAN, A. (2020). Erkeklerde Meme Kanseri ve Klinik Özellikleri Tek Merkez Deneyimi. Dicle Tıp Dergisi, 47(4), 920–928.


64 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page