Öncelikle 25 Eylül Dünya Eczacılık Günü’nde bu yazıyı yazmama vesile olan sevgili Malatya Eczacı Odası Gençlik Komisyonu’na teşekkür etmek istiyorum. Böyle özel bir günde, böyle bir paylaşım teklifi ile gelmeleri benim için mesleki bir madalyadır.
Sevgili meslektaşlarımın fikir ve tecrübelerimi paylaşmamı istedikleri konu: ‘Türkiye’de Eczane Eczacılığı’ idi.
Bu kadar önemli ve ağır bir mevzu üzerinde yazacağım, ne yazmalıyım diye düşünürken Türkiye’de Eczane Eczacılığı’ diye adlandırdığımız alanın yurtdışında nasıl adlandırıldığını hatırladım: ‘Community Pharmacist’.
Community ‘Toplum’ demek yani aslında bizim ‘Eczane Eczacılığı’ dediğimiz alana yurtdışında ‘Toplum Eczacılığı’ deniliyor.
Ben de bu yazımda Eczane Eczacılığı yerine Toplum Eczacılığı sözünü kullanarak eczacılığın ne kadar kapsamlı ve ulvi bir yönünü olduğunu dikkat çekebileyim.
Bu kavramla ilk olarak ‘Uluslararası Klinik Eczacılık Kongresi’nde tanışmıştım ve çok şaşırmıştım. Sonrasında da ‘Geleceğin Eczanesi Yarışması’nda yarışmacı olarak katıldığımda da bolca kullanmıştım.
Toplum Eczacılığı yani Türkiye’de ‘Eczane Eczacılığı’ veya ‘Serbest Eczacılık’ olarak adlandırdığımız bu alan gerçekten çok fonksiyonlu ve güçlü bir yapı.
Aslında bir nevi çift kanatlı bir Anka Kuşu olmaya benziyor. Bir kanadı eczacının danışmanlık boyutu ve sağlık neferi olmayı gerektiriyorken diğer kanadı iyi bir Ceo, yönetici, organizatör, halkla ilişkiler, insan kaynakları, muhasebe, satın alma yani iyi bir işletmeci ve girişimci olmayı gerektiriyor.
Öncelikle bunları yazarken benim mesleki birikimim ne kısaca belirtmek istiyorum ta ki ‘Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz’ kaidesince yaptıklarım, söylediklerimi pekiştirsin ve meslektaşlarıma ışık olsun.
Üniversite hayatıma Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde de başlayıp okurken kendi isteğimle sınava girip Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ne geçiş yaptım. 3,5 senede üniversiteyi bitirip 2000 yılında mezun oldum. Önce Antalya sonra ‘da Ankara’da Toplum Eczacılığı icra etmeye başladım.
2000 yılından beri 6 farklı yerde kariyer yolcuğuma devam ettim. Tabi ki aynı zamanda 6 farklı toplum alanına hizmet etmiş ve tecrübe edinmiş oldum. Bunun alanlar turizm eczacılığı, sağlık ocağı karşısı, hastane yakını, AVM içi, Ofis çevresi ve cadde eczacılığı oldu.
Meslek hayatım boyunca hem TEB bünyesinde hem de özel sektörde düzenlenen pek çok eğitime katıldım. 2012 yılında Loreal Aktif Kozmetik’in düzenlemiş olduğu ‘Geleceğin Eczanesi’nde Hizmet ve Servisler’ kategorisinde Ankara Keçiören’de Sabah Eczanesi hayata geçirdiğim proje ile 25 ülke arasında 1. oldum.
2013 yılında Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğrencileri tarafından ‘Yılın Örnek Eczanesi’ kategorisinde 1. liğe layık görüldüm.
2016-2019 yılları arasında kurduğum medikal şirket ile A Plus medikal konseptinde medikal mağazalar zinciri kurup 3 Avm de mağaza açarak 30 kişilik bir ekip yönettim ve hizmet sundum.
2020 yılında eczane ve şirket tecrübelerimi, aldığım eğitimleri, uygularımı harmanlayarak ‘Eczane İşletmeciliği’ adı altında bir eğitim hazırladım. 5 ay boyunca her hafta Zoom üzerinden 2,5 saat boyunca sunulmak üzere hazırladığım bu eğitimi 2021 yılında meslektaşlarımla buluşturmaya başladım. Bu zamana kadar Türkiye’nin dört bir yanından 200’e yakın meslektaşım ile tecrübelerimi paylaşmak nasip oldu. Halen de 42 kişilik 7. Grubum ile eğitimim devam ediyorum. Aynı zamanda eğitimimi tamamlayan meslektaşlarımın eczanelerinde talep halinde birebir danışmanlık yapıyorum.
2005 yılından beri ilgilendiğim Dermokozmetik kategorisi ile ilgili ‘Akne Tedavisinde Eczanenin Rolü ve Katkısı’ adı altında bir eğitim hazırladım. Bu eğitimde hastalık seyrini, etken madde ve ilaç tedavisini, yardımcı olarak kullanılabilecek dermokozmetik ürünleri birlikte anlatıyorum. Meslektaşlarım, teknisyen ve uzman arkadaşlarım ile paylaştığım bu eğitimi şimdiye kadar 80’e yakın eczaneye ulaştırdım. 50 eczacılık fakültesi öğrencisine de sosyal sorumluluk kapsamında bu eğitimi verme imkânı buldum.
Halen 1071 Ankara Avm ‘de bulunan 1071 Eczanesi’nde 10 kişilik ekibim ile Toplum Eczacılığını icra etmeye devam ediyorum. Mesleğimi aşkla icra ediyorum; gelişmeye ve ilerlemeye her yönüyle açık olan bu mesleği yapmaktan hem onur hem de heyecan duyuyorum. Nasıl bir eczaneniz olacağı tamamen sizin hayal gücünüz, vizyonunuz, hedefiniz ve çalışkanlığınıza bağlı olması bence biz eczacıları aktif ve güçlü tutan yönümüz.
Bunları yazarken hiçbir sorunumuz yok her şey toz pembe demek istemiyorum. Hani derler ya ‘Mümkün dedik, kolay demedik’ diye; gücümüzün ve değerimizin farkında olursak ve tecrübelerimizi paylaşıp dayanışırsak her türlü zorluğun üstesinden gelebileceğimize inanıyorum.
Hatırlatmak istediğim ana fikir Elenoor Roosvelt’in değindiği nokta aslında: ‘Sizin rızanız olmadan, hiç kimse kendinizi değersiz hissetmenize neden olamaz.’
Toplum Eczacılığını gelin hep birlikte masaya yatıralım ve SWOT analizimizi yapalım. Ta ki yaptığımız işin hem ne kadar önemli ve değerli olduğunu, hem de kırılgan yanlarının olduğunu fark edebilelim.
GÜÇLÜ YÖNLERİMİZ (STRENGHTS):
Toplum sağlığı için tüm Türkiye’de en ücra noktalara bile hizmeti ulaştıran sağlık neferleriyiz.
Toplumun en güvendiği perakende satış noktalarıyız.
Hizmet verdiğimiz bölgenin en güvenilir sağlık sırdaşıyız.
Toplumun her türlü sağlık mevzuunda rahatlıkla ulaşabildiği danışmanlarız.
İlaç gibi çok önemli stratejik bir kategorinin toplumla buluşmasını sağlayan ve halk sağlığının korunması ve iyiye gitmesine hizmet veren tek noktayız.
Tavsiyelerimiz kişiye özeldir, eşsiz ve etkilidir.
Meslek örgütlerimiz ve iletişim ağımızın sayesinde güçlü bir dayanışması olan bir meslek grubuyuz.
Eczanelerimizi sadece satış kanalı olarak görmeyip, etik kurallarını muhafaza eden ve halk sağlığını öncelikleyen noktalarız.
ZAYIF YÖNLERİMİZ (WEAKNESSES):
İşletmecilik alanında eğitim almadığımızdan bu konuda bilgimiz zayıf.
Hizmet kalitesini standardize edemeyebiliyoruz veya ekibimize yayamayabiliyoruz.
Sağlık bilgisi konusunda kendimizi ve ekibimizi güncel tutamayabiliyoruz.
İş yükümüz nedeniyle sistem kurma yönüne ağırlık vermiyoruz bu da iş yükümüzün daha da artmasına sebep oluyor.
Her şeyi ben yapmalıyım diyerek gereğinden fazla yük alabiliyoruz.
Nasıl yapacağımızı bilemediğimizden kurumsal sistem kurmaktan kaçınıp günü kurtaran çözümlerle eczanelerimiz yönetebiliyoruz.
İşletmecilik tecrübelerimizi birbirimizle paylaşmıyoruz.
Eczanemizin sunum, görünüm ve tanzim teşhirinde ihmalkâr davranabiliyoruz.
Ekip yönetimi ve eğitiminde hedefli ve sistemli ilerlemiyoruz.
Veresiye ve emanet sistemleri ile işletmemizi devamlı olarak yoruyoruz.
Karlılık ve verimlilik analizleri yapmayı bilmiyoruz.
Öz sermayemizin zayıflığı ve nakit akış döngüsündeki kısıtlarımız hizmet kalitemizi düşürebiliyor.
Finansal ve muhasebesel okur yazarlıkta zayıf kalabiliyoruz.
İyi bir eczacı olmak sadece iyi bir sağlık danışmanı olmak demek olmadığını, aynı zamanda iyi bir işletmeci olmayı gerektirdiğini atlıyoruz.
FIRSATLAR (OPPURTUNİTİES):
Gelişmeye ve ilerlemeye açık bir işletme sahibiyiz.
Genç yaşta girişimci olabilme fırsatına sahibiz.
Devlet ödemeleri ve satışı kesin olan ilaç kategorisi sayesinde, ne kadar tecrübesiz olursak olalım, eczanemizi açtığımız ilk günden itibaren ayakta durabilecek bir girdi kapısına sahibiz.
Sağlık ve iyilik halinin korunmasının toplum nezdinde giderek önem kazanması sonucu değeri artan işletmelere sahibiz.
Bilgi kirliliği karşısında doğru bilgiye ulaşabilmek adına güvenilir bir noktayız.
Tanzim, teşhir, ekip ve sisteme yatırım yapan eczanelerin sayısının artması ile sektörün ileriye doğru ivmelenmesi.
Eczacıların, ekibin bir parçası olarak eczanelerde çalışmaya başlaması ile mesleki birikimin aktarılmasının ve eczanede servis kalitesinin artmasının yolunun açılması.
İlaç dışında pek çok önemli kategorinin eczanemizde bulunabilmesi.
Tedarikçiler ile ürüne ulaşım ağımızın güçlü olması ve stok yapmamıza gerek kalmadan ürün çeşitliliğimizi arttırabilmemiz.
Global ve ulusal pek çok markanın eczanelere yatırım yapmaya ve iş birliklerine istekli olmaları.
TEHDİTLER (THREATS):
Hatalı ticaretler ile eczanemizin omurgasına büyük yükler bindirmemiz.
Karlılıklardaki azalmalar.
İnternet üzerinden satışlar ile pek çok eczane ürünümüzün eczane dışında da ulaşılabilir olması.
Veresiye ve emanet sistemini tek pazarlama ve işletmeye destek aracı olarak görmemiz. Bunu yapmazsak müşteri tutamayacağımız yanılgısı.
Zincir eczane sisteminin hayata geçirilmesi tehdidinin varlığını sürdürmesi.
Herhangi bir kategori, hastalık veya sağlık hizmetinde uzmanlaşmamak.
Eczanelerimizde çalışan teknisyen ve uzman arkadaşlarımızın yetiştirilmesi için profesyonel ve efektif sistemlerin bulunmaması.
Sağlık üzerine eğitim almamış kişilerin sağlık uzmanıymış gibi davranmaları, ürün üretmeleri ve reklamını yapıp pazarlamaya başlamaları.
Dijital mecrada, toplumun ve mesleğimizi ihtiyaçlarına cevap verecek düzeyde güncelleme adımların atılamamış olması.
Market zincirlerinin sağlık kategorisine ait ürünler için işletmelerinde alanlar ayırmaya başlaması.
Sağlık kategorisindeki ürünlerin bilinçli bilinçsiz reklamlarının artması.
Evet sevgili meslektaşlarım benim görebildiğim yönlerimiz bunlar, eminim siz bunlara nicelerini ekleyebilirsiniz. Peki asıl önemli olan bunları görmek mi yoksa bunlardan yola çıkarak eczanelerimizi daha iyiye götürmek için eylem planları hazırlamak mı?
Güçlü yönlerimizi GÖSTERELİM.
Zayıf yönlerimizi GÜÇLENDİRELİM.
Fırsatlardan YARARLANALIM.
Tehditleri, güçlü yanlarımızı kullanarak fırsatlara DÖNÜŞTÜRELİM.
Eczaneyi sadece hasta olunduğu zaman gelinen bir yer olmaktan çıkarıp bir CAZİBE NOKTASI haline getirelim.
ECZANENİN VE ECZACININ HAYATIN HER ALANINDAKİ DANIŞMANLIK ROLÜNÜ VURGULAYALIM.
İnsanlık tarihi kadar eski bir mesleği, yeni ve modern yüzüyle icra ediyoruz sevgili dostlar.
İnsanlık tarihinin başında hekimlik- eczacılık birlikte icra edilen bir sağlık hizmetiydi. Şifacı teşhisini koyar sonrasında ise bunu bitkilerden, hayvanlardan, doğadan, spiritüel olgulardan süzdüğü reçeteleri ile şifalandırırdı.
Zamanla toplumlar büyüdü, hem teşhisi koymak hem de tedavisini takip etmek zorlaştığı için eczacılık ayrıştı ve kurumsallaştı. Burada önemli olan, sağlık zincirin birbirine geçmiş iki büyük halkası olduğumuzun farkında olmamız.
Biz eczacıların en güçlü yanı ‘Know How’ yani ‘Bir işin nasıl yapılabilirliğini bilmemiz’.
Düşününki gün boyu hastalarımızdan belirtiler, teşhis ve tedavi süreçlerini gözlemliyoruz.
En iyi hekimlerin, en isabetli teşhislerini ve en doğru tedavi yöntemlerine şahit oluyoruz. Böylece hastamızın bir sorunu olduğunda nereye gitmesi, nasıl bir yol izlemesi, doktorunun verdiği ilaçlara nasıl uyum sağlayacağı konularında rehberlik yapıyoruz.
Hepimiz kendi bulunduğu bölgenin demografik ihtiyaçlarına göre belli konularda uzmanlaşıyoruz. Hem toplumun ihtiyaçlarından her şeyiyle haberdar oluyoruz hem de bu ihtiyaçların giderilmesinde ulvi bir hizmeti gerçekleştiriyoruz.
Son olarak bu kadar önemli ve ulvi bir hizmeti yerine getirebilmek için çoğu zaman göz ardı ettiğimiz yöneticilik ve işletmecilik tarafını hatırlatmak istiyorum.
En keyifli, verimli ve etkili bir şekilde danışmanlık rolümüzü gerçekleştirebilmemiz için ‘Eczane İşletmeciliği’ sistemimizi en kısa zamanda ve en sağlam temellerle oturtmalıyız. Bu bizim tüm tehdit ve zayıf yönlerimize karşı mesleki varoluş çaremiz ve mesleği sonraki nesillere en verimli hali ile aktarabilme yolumuzdur.
Üniversitedeki sıralarından; Türkiye’nin dört bir yerinde köyünde, kasabasında, şehrinde eczanelerinde, hastanelerinde, kamuda, fabrikalarda, şirketlerde mesleğini icra eden tüm meslektaşlarımın ve tüm dünyadaki eczacıların 25 Eylül Dünya Eczacılık Günü’nü kutluyorum.
İyi ki eczacıyız, iyi ki birlikteyiz…
Ecz. Elif AKSEN
25 Eylül 2022
Comments